Buhûrizâde Mustafa Efendi (Itrî)

BUHURİZÂDE MUSTAFA ITRÎ (1640-1711)

17. yüzyıl büyük Türk bestekârı. Asıl adı Mustafa olup Itri mahlasıdır. Ustaları arasında Hâfız Post, Nasrullah Vakıf Halhali, Kasımpaşalı Koca Osman Efendi, Derviş Ömer Efendi gibi, 17. yüzyıl bestecileri vardır. Bestelediği tahmin edilen binlerce eserinden sadece 42'si günümüze kadar gelmiştir. Sanat dünyamıza birçok usta yetiştiren Mevlevî tarikatının dedelerindendir. Yaşamı süresince birçok padişah ve devlet adamından himaye görmüş olup, bunlardan en önemlileri IV. Mehmet ve Gazi Giray Han'dır. Bir dönem Esirciler Kethüdalığı yapmış, sarayda da musıki dersleri vermiştir. Itrî şairlik, hattatlık ve bestekârlık gibi sanatlarla uğraşmıştır. Ancak hiç şüphe yok ki onun bugün ki ününün sebebi bestekârlığıdır. Bestelerinde daha çok Nabi, Baki, Nazım, Naili, Nefi, gibi Türk ve Fars divan şairlerinin şiirlerini kullanmıştır. Eserleriyle bir çığır açmış ve kendinden önceki tüm bestekarlardan farklı olmuştur. Türk Klasik Musikisi'nin esas çizgilerini çizmiş ve Türk Müziği'ni diğer doğu müziklerinden ayıran özelliklerini kazandırmıştır. Itri'nin Neva Kâr'ı Klâsik Türk Musikisi repertuarının en yetkin eseri olarak kabul edilmektedir.Makamsal geçkiler, ezgilerin zengin ve orijinalliği bu eseri bir baş yapıt haline getirmiştir. Kâr'ın sözleri ünlü İranlı şair Hafız-ı Şîrâzî'ye aittir. Yine Segâh Yürük Semaisi olan "Tûti-i mûcize-gûyem ne desem lâf değil" çok bilinen ve seslendirilen bir eserdir. Itrî'nin eserlerinin tümü büyük formlardadır. Dini musikinin de çok önemli eserleri yine Itri'ye aittir. Bunlar arasında Segâh Bayram Tekbiri, Segah Salat-ı Ümmiye, Cuma Salatı, Dilkeş-haveran Gece Salası, Rast Mevlevi Naatı bütün İslam Dünyasında bilinmektedir. 1640 yılında doğduğu ve 1712 yılında öldüğü sanılan bu büyük sanatçının mezarı divan şairi Şeyhî 'nin yazdığına göre Yenikapı Mevlevihanesi'ndedir. Ancak mezar taşı kaybolduğundan, yeri konusunda bugün bir bilgi bulunmamaktadır.

Lütfen bekleyin..